bir parça büyümek

 


never meant to belong ♪

puzzle’ları bilirsiniz. birden fazla parçanın, eşleri ile birleşmesi sonucu ortaya bir resim çıkar. işte o parçalar ne kadar da kritik bir öneme sahip. eğer birbirini tamamlayacak girinti ve çıkıntılara sahip olmazlarsa birbirlerini tamamlayamıyorlar. birbirini tamamlayamayan parçalar bir resmi oluşturamazlar.

evrende bir toz tanesi kadar ufağız esasında. tıpkı binlerce puzzle parçasının bir araya gelerek o büyük resmi oluşturması gibi bizler de bir araya gelerek evrendeki işleyişin birer parçası oluyoruz. ortak noktalara sahibiz kısaca.

düşündüm ki hepimizin elinde birer puzzle parçası bulunsa ve bunlar bizleri temsil etse… her birimiz hayatımızın belli dönemlerinde belirli resimlere konuk oluyoruz. doğumumuzdan itibaren başlıyor bu yolculuk. ve biz, resim hep aynı kalacak sanıyoruz. fakat yanılıyoruz. insan, büyüyen gelişen bir varlıktır. bu sebeple hiçbir zaman aynı kalmaz, kalamaz. yolculuğu hep devam eder ve bu yolculuk esnasında uğradığı duraklar zamanla değişir. biz bazen bunun bilincine o an varamayız. bazense geriye dönüp baktığımızda ilerlediğimiz yolun hayreti içerisinde o durakları şaşkınlıkla anarız. eğer o puzzle parçalarına geri dönecek olursak bizler misafiri olduğumuz resimlerde uyumlanmak zorundayız. bu biraz zor ve ağır bir gerçek. fakat durum ne kadar apaçık ve yükünü kabul etmesi zorsa ben de bu durumu o kadar açık ve mümkün olduğunca edebiyat ve metaforlardan uzak aktarmak istiyorum.

hangi dine inanıyorsun bilmiyorum ama ben kendi inandığım dine uygun anlatacağım.

Allah’ın bizleri başıboş göndermediği bu dünyada bizlere biçilen bazı roller vardır. yaratılışımıza uygun ve bizim için yazılmış özel bir hikâye. ve biz bu roller içerisinde sayfaları çevirdikçe yeni satırlarda can bulur, yeni fotoğraf karelerine kazınırız. düzen böyle işliyormuş ben de yenilerde idrakine varabildim. çünkü bazı cümleler o kadar uzun gelir ki o bölüm hiç son bulmayacak zannedersin, pekâlâ bu da bir yanılgıdır…

insan nasıl bir kitabın sonuna ulaştığında bir boşluğa düşüyorsa hayat da benzer bir şekilde bölüm sonlarında bize o duyguyu yaşatıyor. ve son ne kadar çarpıcıysa sıradaki sayfaya geçip ilerlemesi de ne yazık ki bir o kadar zor oluyor. tam bu noktada puzzle parçaları gibi resimdeki yerimize yerleşmek adına bir uyumlanma geçiriyoruz. köşelerimiz belki biraz daha yumuşuyor veya aksine daha keskinleşiyor. bir tarafımızdaki çıkıntı belki yok oluyor ve yerine küçük bir oyuk oluşuyor. sol tarafta ise belki yeni bir parça meydana geliyor ve o oyuk doluyor. bu tarz değişikliklerle biz o resmin bir parçası hâline geliyoruz ve artık o resmin içindeyiz.

 bu süreçte canımız yanıyor olabilir, fazlalıklar ağır gelebiliyor ya da sahiplendiğimiz sivri köşeden ayrılmak istemeyebiliyoruz. ancak bu kadar sahiplendiğimiz ve bırakmak istemediklerimiz belki de istediğimiz büyük resme engel oluyordu, bunu o an fark edemeyebiliyoruz. fakat bunu bizden daha iyi bilen bir Yaratıcı var…

düşün lütfen. hayalini özenle kurduğun o hayatı. sahip olmak istediklerini ve kurtulmak için can attığın durumları. sahip olmak istediğin o büyük resme, şu an sahip olduğun puzzle parçası ile ulaşamayacaktın. orada olmak, o resmin bir parçası hâline gelmen için bazı fazlalıklardan vazgeçmen bazı boşluklara sahip olman gerekiyordu. ve endişelenme, o resimdeki boşluk her zaman yalnızca senin puzzle parçanı bekledi. çünkü sen zaten oraya aittin.

biliyorum, dönüp baktığında olduğun yerden mutlu olsan da eski resimleri özlüyor o eski satırlarda kaybolmak istiyor olabilirsin. bu çok doğal ve insani. ancak unutma hayatın akışı bu şekilde ve evet hayat her zaman bir akış hâlinde. hiçbir zaman durmayacak. durduğu zaman da sen olmayacaksın, biliyorsun. her zaman yeni resimlere konuk olacak, yeni sayfaların satırlarında dolaşacak, bambaşka kitapların karakteri olacaksın. büyüyecek ve gelişeceksin çünkü insansın.

elindeki puzzle parçasına dikkatle bak. ait olmadığın resimlere sarılma olur mu? sana ait olan zaten seni bulur.


“Gaybın anahtarları Allah’ın yanındadır. Onları O’ndan başkası bilmez. Karada ve denizde olan her şeyi O bilir. Düşen bir yaprak bile yoktur ki O bunu bilmesin. Toprağın karanlıklarında bir tane, yaş ve kuru ne varsa hepsi apaçık bir kitaptadır.”

En’am Suresi, 59.


sevgilerle,

E.

  


Yorumlar

  1. Maşallah. Hayatın anlamını bulmak bu olsa gerek dedirtti her cümlen

    YanıtlaSil
  2. En'am suresi...
    Sen gerçekten şifasın, eline ve yüreğine teşekkürler 🦋

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ben teşekkür ederim asıl bu değerli yorumun için 🤍

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

gül.

günlüğümden.

kendine dön, geç olmadan...