günlüğümden.
günlüğüme yazmaya başladığım satırlar bir anda buraya döküldüler... okuyorsanız eğer, teşekkürler...
bugün günlerden…
26 Eylül 2025 Cuma
10:27
bugün günlerden artık bir şeyleri idrak etmeye başladığım gün. kabul etmem gereken...
birkaç gündür yazmayı deliler gibi istesem de yazacak enerjiyi kendimde bulamamıştım. demek ki böyle olmalıymış yoksa yazdığım takdirde; cümlelerimden gözyaşyaşları süzülecek, satırlardan kanlar damlayacaktı.
parçalı bulutlu şu an her şey. sağanak yağmur ve gök gürültüsü kesildi en azından. şimşeklerin sesleri ve yıldırımların ışığı bitti. yalnızca bulutların ardından süzülen gün ışığı var şimdi. her an bulutlar dağılabilir ve güneş çıkabilir ortaya. fakat emin olamıyorum, bulutlar çoğalıp sağanak bir yağmura da dönüşebilir. ama korkmuyorum. çünkü hayat bana şunu çok net bir şekilde gösterdi ki yağmurlar her zaman olacak. doğanın kanunu bu. var olan su buharlaşır, bulutlar oluşur ve önce gün ışığı bir miktar kaybolur. sonra tamamen güneş ışınlarına ulaşamadığımız zamanlara ulaşırız. ve beklenen gelir, yağmur başlar. bazı yağmurlar yaz yağmuru gibidir, biraz yağar ve geçip gider. bazıları normal seyirliyken bazılarıysa da daha şiddetlidir. şimşekler çakar, yıldırımlar düşer hatta seller olur. bir felaketin başlangıcını hissederiz adeta. yıkımlar olur bazen, her yer sular altında kalır belki can kayıpları da... ama her ne olursa olsun, içimizden bir şeyler de kopsa, varımızı yoğumuzu kaybetsek ve hayat bitmiş gibi hissetsek de asla ama asla bu yağmur sonsuza dek sürmez. durur, durmalıdır. doğanın düzeni bu çünkü. hiçbir şey olmamışçasına, yıkımlar öylece ortadayken bulutlar geri çekilir ve güneş yüzünü gösterir. hatta gökkuşakları oluşur, doğa bize renklerini gösterir. hayret ederiz böylesi bir düzene. ve kabul de ederiz.
hayat ne garip değil mi? aynı anda hastanenin bir odasında doğumlar diğer bir odasında ölümler gerçekleşir. aynı mekânın farklı sandalyelerinde birisi derdinde boğulur bir başkası ise hayatının en mutlu gününü yaşar. zıtlıklar hayatımızın en merkezinde, beraber yaşarlar. ve asıl güzellik buradadır dikkatli bakıldığında. karşıtlıklar yan yana olduğunda o belirgin fark bize, zıtlıkların kendi içlerinde olan belirgin noktalarını gösterir. siyah ve beyaz yan yanayken, siyahın ne kadar da belirgin ve belki de ağır; beyazın ise ne kadar sade ve belki de hafif olduğunu düşünürüz. onları daha iyi kavrar ve anlamlandırırız.
işte böyle bazı şeyler. anlaması zaman alıyor, zaman da bizden bir şeyler alıp götürebiliyor. fakat dönüp şu ana baktığımızda zıtlıkların hayatımıza kazınmış olduğu bir dünyada bizden gidenler kadar bize gelenler olduğunu da fark ediyoruz. kaybettiklerimize üzülebiliyoruz, onları özleyebiliyoruz. bunun yanında kazandıklarımızı istemeden göz ardı edebiliyoruz. bu sorun değil, olağan bir şey. duygular bazen bizi ele geçirir. sadece mühim olan eninde sonunda bu gerçeği idrak etmek ve kazandıklarımızı, kayba dönüşmeden görmek, anlamak, onunla zenginleşip değer atfedebilmek. böylesi bizi zenginleştirir, ne tuhaftır ki bir yandan kaybettiğimizi düşünürken.
ve farklı bir bakış açısı daha var. "olanın, olması gerektiği için olması" gibi. insan, insana ne kadar benzese de hiçbir kimse bir değildir. farklı karakterlerde farklı hayatlar yaşarlar. fakat buna rağmen başkalarında gördüklerimizi bazen kendi hayatımızın doğrusu kabul ederiz. amaçlarımıza göre, farklı söylemler dile getiririz. eğer buna ulaşırsam başarılı olacağım, mutlu olmak için şöyle bir hayatım olmalı, onunla yeniden bir araya gelebilirsem her şey yoluna girecek gibi ve gibi... bunu bir şekilde böyle zannederiz. kimi zaman başkasından gördüklerimizle kimi zamansa yalnızca duygularımızla. öylece, öyleymiş gibi hissetmek. ama öyle değildir. yanılırız, biz geçmişi ardımızda bırakıp şu anı yaşayan, geleceği bilmeyen varlıklarız. fakat tuttururuz "o olmalı" diye. onun olduğu vakit; gerçekten başarılı, huzurlu ya da mutlu olup olmayacağımızı bilmeden. olanla inatlaşırız, kabullenemeyiz. bunun bize bir getirisi olmaz genellikle, biz tükendiğimizle kalırız. ancak ne zaman kabul eder ve aklı selim bir şekilde sorgular, düşünür ve yolumuza bakarak devam edersek işte o zaman bazı gerçekleri fark ederiz. örneğin, bu olmasaydı eğer bunları göremezdim. ya da, kendim için olabilecek olasılıklardan en iyisi olmuş, iyi ki olmuş. veya, tamam çok zordu kabul ama olmasaydı eğer asla buralara ulaşamazdım... gibi şeyler söyleriz. kendimizi sevdiğimizden ve onunla gurur duyduğumuzdan bahsederiz. bizi oluşturanlar, yaşadıklarımızdır. onlara sahip çıkmalı, krizleri fırsata çevirmeliyiz. dünya dönmeye devam ediyorken, hâlâ bir yerlerde her şeye inat çocuklar gülümseyebiliyorken, yağmurlar önce korkutup sonra güzelliğini gözler önüne seriyorken hayat hiçbir an bitmiyor. o bitti zannettiğimiz zamanlar yalnızca bize daha dikkatli bakıp bir şeyleri görmemiz için çabalamamız gerektiğini hatırlatıyor.
eğer şu an sizin dünyanızda sağanak yağmurlar varsa bir süre izleyin ve hissedin. fakat durmayın. akış devam ediyor ve hiçbir durum sonsuza kadar sürmüyor. yağmur bitecek ve güneş doğacak. size kattığı renkler olacak. ıslanacaksınız ama ardından güneşin sıcaklığında kuruyacaksınız.
ve son olarak, belki hayatınızın yeni bir eşiğinde zorluklarla baş etmeye çalışıyorsanız,
sevgili babamın da bana hatırlattığı gibi "hiçbir doğum sancısız gerçekleşmez." sabırlı olun, değecek inanın. teşekkür ederim baba...
bu satırları yazmama ilham olan bir video ve yazıyı sizlerle paylaşmak istiyorum, umarım sizlere de ilham olur, hayatlarınıza dokunur.
(cümlenin üzerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.)
ne ilginç ve anlamlı... ikisi de tam görmem zamanlarda karşıma çıktı.
sevgiler,
güneşli günlere...
E.
Her gün, seninle daha fazla gurur duyuyorum. 🪷🩷
YanıtlaSilteşekkür ederim 🥹
SilSeni yaratanın sana yol göstermesinden daha doğal ne olabilir ki
YanıtlaSil